Eğer Bu Bir Film Olsaydı
Yugoslavya’nın 1990 yılından sonraki parçalanma ve bu ülkedeki halkların birbirinden ayrışma sürecine ilişkin bir öykü.
Bahçeşehir Üniversitesi Konservatuvarı Pera Yerleşkesi / Black Box’ta oynanan Eğer Bu Bir Film Olsaydı oyunu, sahnesi itibariyle oldukça güçlü bir ifadeye sahip.Seyircilerin ve oyuncuların tek platformda yer aldığı oyunda, bizler oyunun bir parçası haline geliyoruz. Tiyatronun, seyirciler önünde yerine seyircilerin arasında yer alması, oyunu adrenalin ve aidiyeti tetikleyen bir unsur haline getiriyor.
Oyunun konusu; küçük bir aile içindeki ilişkiler üzerinden etnik, dini, kültürel dışlayıcılığın, gerilimlere ve geri dönüşü olmayan acılara ve kopuşlara nasıl zemin hazırladığını anlatan bir aile öyküsü.
Oyun başlangıcında 1990 yılını yeniden, aksesuarlarla ve kostümlerle capcanlı görmek keyif ve sıcaklık verirken, aynı zamanda 90 yılı Yugoslavya canlandırması ile kendimizi oldukça gergin bir dram kokusunun içinde buluyoruz.
Oyun boyunca, oyuncuların sırası geldiğinde, sahneye bir kulisten değil seyircilerin arasından çıkmalarıyla, sahne enerjisi tüm alana eşit yayılıyor. Bu iç içe konum; yaşatılan dönem psikolojisi, olası dinamiği, her an her saniye yukarıya taşıyan bir oyun yaptı. Oyunda ailede yer alan karakterlerin birbirinden bağımsız bir çok rengi ve dokuyu temsil etmeleri günceli oldukça doyurucu aktarıyor. Bunun yanısıra canlandırdıkları karakterlerin kişisel uğraşlarının oluşu, oyuncu ve izleyici arasında oldukça yumuşak bir temas kuruyor.
Baba karakterinin fotoğrafa olan ilgisi, anne karakterinin örgü örüyor oluşu, teyze karakterinin meditasyona eğilimi ve evin erkek çocuğunun gitarla kurduğu bağ, tüm bu nesnelerle mekana (sahneye) giydirilen ruh, dramayı destekleyen temel unsurlar haline geliyor.
Oyunu keyifli kılan bir detay daha ise, bir anlatıcının sesinden dinliyoruz. Anlatıcı oyundaki küçük ailenin bir diğer oğlu. Öyküsünü, günümüze yakın bir yıldan bizlere anlatan ailenin diğer oğlu, zihninde kalan anıları bizlere gösteriyor gibi samimi bir anlatıma tanıklık ediyoruz. Zaman zaman seyircilerin arasında yer alaran anlatıcı, zaman zaman sahneden bizlere anlatıyı yapıyor. Dinlediğimiz ve izlediğimiz bu öyküyü, üçüncü tekil şahıs ağzından duyuyor olmak her bir izleyici ile anlatıcı arasında kişisel bir iletişim ağı kuruyor. Oldukça iyi bir dramaturji ile işlenmiş bu oyunun yönetmeni sevgili Serkan Üstüner başta olmak üzere, oyuncu kadrosu olan; Ahmet Mete Balyan, Anıl Çalım, Cansu Bahadır, İlayda Güralp, Doruk Öztürk, Garip Can Yıldırım ve Oğuz Kaan Kahraman’ı tebrik ediyoruz.
Sahne ışığınız hiç sönmesin ‘Eğer Bu Bir Film Olsaydı’.
コメント